Ekonomik kriz, gelir adaletsizliği, ücretsiz izin dayatmaları ve işsizlik tehdidi, milyonlarca emekçimizin ayağındaki prangaya, boynundaki ilmeğe dönüştü.
Ve bütün bu olumsuzluklar, salgın döneminde emekçilerimize çok daha ağır bedeller ödetti.
Bütün kriz dönemlerinde olduğu gibi salgının yol açtığı ekonomik yıkımın yükü yine emekçilerimizin sırtına yüklendi.
Ülkemizde salgın sürecinde binlerce, on binlerce işyerleri kapandı, yüz binlerce emekçi güvencesiz bir şekilde kaderleriyle baş başa bırakıldı.
İktidar, bu dönemde ‘halkın sağlığını koruyarak salgını yönetmek’ yerine sermayenin rantını ve kârını korumak için çalıştı.
Fakat bizler şu gerçeği de görüyoruz:
Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki andır… Emek düşmanı politikalar ve onu uygulayan iktidarların sonu geliyor; güvenceli iş, insanca yaşam, hakça paylaşım anlayışının, ülkemize ve bütün dünyaya egemen olduğu güzel günlere yürüyoruz.
Bu inanç ve kararlılıkla bütün emekçilerimizin 1 Mayıs Emek Ve Dayanışma Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum.”
