Samsunspor takımının kamp yaptığı otelde TFF tarafından düzenlenen UEFA B Antrenör Eğitim Programında TFF Antrenör Eğitimcisi Kemal Coşkun’un moderatörlüğünde ‘Liderlik ve İletişim’ söyleşisine konuşmacı olarak katılan Teknik Direktör Hüseyin Eroğlu, aday antrenörlerinin sorularını cevapladı.
72 aday antrenörün katıldığı söyleşide soruları cevaplayan Hüseyin Eroğlu, ‘Kendinizi nasıl bir lider olarak tanımlıyorsunuz? Otoriter mi, liberal mi?’ sorusuna, “Ne otoriter ne de liberal. İdealist, realist ve adil olmaya gayret eden bir lider olmaya çalışıyorum. Doğru planlanmış günler yaşamaya çalışan, çalışkan bir lider olmaya gayret ediyorum ve temel prensibim saygı. Fair Play'in kurallarına sadakat temel yaşam felsefem. Nedir o Fair Play ilkeleri. Kazanmak için oyna, hakça oyna, rakiplere, takım arkadaşlarına, hakemlere, görevlilere ve seyircilere karşı saygılı ol. Rüşvet, uyuşturucu, ırkçılık, şiddet ve futbolu tehdit eden diğer tehlikelerden uzak dur. Öncelikle bulunduğum her koşulda, bana sağlanan olanaklar çerçevesinde elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Sesini yükselten değil, sözünü yükselten adil bir lider olma gayretimde bitmeyecek” dedi.
Teknik direktörlükteki güçlü ve zayıf yönlerini de anlatan Hüseyin Eroğlu, “Son dönemlerde kendinden memnun, kendinden başka herkesten 'Başkan, futbolcu, medya, taraftar' herkesten şikayetçi çok kişiyle sohbet ettim. En güçlü lider, alanında en iyilerle çalışan liderdir. Ekibimin uzmanlık alanlarındaki gözlem ve değerlendirmelerine çok değer veriyorum. Ekibimde birlikte çalıştığım kişilerle, futbol felsefesi olarak bakışımız paralellikler taşıyor. Hepimiz hem teker teker hem de birlikte çalışmayı seven insanlarız. Ekibimi çevredeki insanların önerileri ile değil, kendi kriterlerime göre belirlediğim için bu anlamda güçlüyüm. Bilimden de maksimum katkıyı alıyoruz. Zayıf yanım ise bu salondaki çoğu insanda, meslektaşımda olduğu gibi '4 büyükte oynayarak' bilinirlik konusunda eksik kalmamız. Bir de siyasi tanıdığım neredeyse hiç yok” diye konuştu.
72 aday antrenörün katıldığı söyleşide soruları cevaplayan Hüseyin Eroğlu, ‘Kendinizi nasıl bir lider olarak tanımlıyorsunuz? Otoriter mi, liberal mi?’ sorusuna, “Ne otoriter ne de liberal. İdealist, realist ve adil olmaya gayret eden bir lider olmaya çalışıyorum. Doğru planlanmış günler yaşamaya çalışan, çalışkan bir lider olmaya gayret ediyorum ve temel prensibim saygı. Fair Play'in kurallarına sadakat temel yaşam felsefem. Nedir o Fair Play ilkeleri. Kazanmak için oyna, hakça oyna, rakiplere, takım arkadaşlarına, hakemlere, görevlilere ve seyircilere karşı saygılı ol. Rüşvet, uyuşturucu, ırkçılık, şiddet ve futbolu tehdit eden diğer tehlikelerden uzak dur. Öncelikle bulunduğum her koşulda, bana sağlanan olanaklar çerçevesinde elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum. Sesini yükselten değil, sözünü yükselten adil bir lider olma gayretimde bitmeyecek” dedi.
Teknik direktörlükteki güçlü ve zayıf yönlerini de anlatan Hüseyin Eroğlu, “Son dönemlerde kendinden memnun, kendinden başka herkesten 'Başkan, futbolcu, medya, taraftar' herkesten şikayetçi çok kişiyle sohbet ettim. En güçlü lider, alanında en iyilerle çalışan liderdir. Ekibimin uzmanlık alanlarındaki gözlem ve değerlendirmelerine çok değer veriyorum. Ekibimde birlikte çalıştığım kişilerle, futbol felsefesi olarak bakışımız paralellikler taşıyor. Hepimiz hem teker teker hem de birlikte çalışmayı seven insanlarız. Ekibimi çevredeki insanların önerileri ile değil, kendi kriterlerime göre belirlediğim için bu anlamda güçlüyüm. Bilimden de maksimum katkıyı alıyoruz. Zayıf yanım ise bu salondaki çoğu insanda, meslektaşımda olduğu gibi '4 büyükte oynayarak' bilinirlik konusunda eksik kalmamız. Bir de siyasi tanıdığım neredeyse hiç yok” diye konuştu.