Lübnan, Ortadoğu’nun doğusunda yer alan küçük bir ülke olmasına rağmen, karmaşık dini yapısıyla dikkat çeker. Yaklaşık 6 milyon nüfusu barındıran Lübnan, çok çeşitli dini gruplarıyla bilinir. Ülkenin tarihi, dini çeşitliliğin siyasi ve sosyal hayata nasıl etki ettiğini gözler önüne sermektedir.
Dini Gruplar ve Dağılım
Lübnan'da en büyük iki dini grup, Müslümanlar ve Hristiyanlar olmakla birlikte, bu gruplar da kendi içlerinde farklı mezheplere bölünmüştür. Müslümanlar, nüfusun yaklaşık %60'ını oluştururken, Şiiler ve Sünniler bu grubun başlıca iki mezhebidir. Hristiyanlar ise nüfusun yaklaşık %40'ını kapsar ve en büyük mezhep Maruni Hristiyanlarıdır. Bunun yanı sıra Rum Ortodokslar, Ermeni Katolikler ve diğer küçük Hristiyan gruplar da Lübnan’ın dini mozaiğinde yer alır.Dürziler de Lübnan’da önemli bir azınlık grubunu oluşturur. Dürzilik, Şiilikten doğan bir mezhep olmasına rağmen zamanla bağımsız bir inanç sistemi haline gelmiştir. Lübnan'ın Cebel-i Dürüz bölgesinde yoğunlaşmışlardır ve siyasi dengelerde kritik bir role sahiptirler.Siyasi Yapıya Etkisi
Lübnan’da dini yapının siyasi yapıya doğrudan etkisi vardır. 1943 yılında Fransız manda yönetiminden bağımsızlığını kazandığında, Lübnan’ın siyasi yapısı "konfesyonel sistem" adı verilen bir modelle şekillenmiştir. Bu sisteme göre, belirli kilit devlet pozisyonları, dini gruplar arasında paylaştırılır. Buna göre cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, başbakan Sünni Müslüman, meclis başkanı ise Şii Müslüman olmak zorundadır. Bu dengeyi korumak için yapılan bu düzenleme, aynı zamanda dini gruplar arasındaki gerilimleri de kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır.İç Savaş ve Günümüz Lübnan'ı
Lübnan'ın karmaşık dini yapısı, 1975-1990 yılları arasında yaşanan Lübnan İç Savaşı'nın en büyük nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Dini ve etnik gruplar arasındaki rekabet, ülkenin iç huzurunu uzun süre tehdit etmiştir. Bu savaştan sonra imzalanan Taif Anlaşması ile ülkede siyasi denge yeniden kuruldu, ancak dini gruplar arasındaki çekişme günümüzde de varlığını sürdürmektedir.Son yıllarda ekonomik krizler, yolsuzluklar ve bölgesel güçlerin müdahaleleri de Lübnan'ın dini ve siyasi yapısını zorlamaya devam ediyor. 2020 yılında Beyrut Limanı'nda meydana gelen patlama sonrası hükümet karşıtı protestolar ve halkın daha laik bir sistem talebi, dini temelli siyasi yapının reform edilmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme getirdi.Sonuç
Lübnan, dini çeşitliliğiyle hem zengin bir kültürel mirasa sahip, hem de bu çeşitlilikten kaynaklanan siyasi sorunlarla karşı karşıya. Ülkenin barış ve istikrar içinde kalması, dini gruplar arasındaki hassas dengeye bağlı olmaya devam ediyor. Ancak halkın değişen talepleri, gelecekte daha kapsayıcı ve laik bir yönetim sistemine doğru evrilebileceğine işaret ediyor.