Prof. Dr. Kaya, yaptığı yazılı açıklamada, uzun süreli açlık dönemlerinin metabolizma üzerindeki etkilerine işaret ederek, oruç tutan bireylerin özellikle sahur ve iftar öğünlerinde dengeli beslenmeye özen göstermesi gerektiğini belirtti. Kaya, "Sahur ve iftar öğünleri, yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uygun olmalıdır. Diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve böbrek rahatsızlıkları gibi kronik sağlık sorunları olan kişilerin doktor kontrolünde oruç tutması büyük önem taşır." ifadelerini kullandı.
Sahurda Hafif ve Dengeli Besinler Tercih Edilmeli
Sahurun, gün boyunca enerjiyi koruyabilmek için hayati bir öğün olduğuna dikkat çeken Kaya, sahurda kızartma, aşırı tuzlu ve yağlı yiyecekler yerine tam tahıllı ekmek, süt, yoğurt, peynir, yumurta, taze sebzeler ve yağlı tohumlar gibi sağlıklı gıdaların tüketilmesini önerdi. Ayrıca, susuzluk hissini azaltmak için yeterli miktarda su tüketiminin önemine değinen Kaya, "Çay ve kahve gibi kafein içeren içecekler vücuttan su atılımını artırabilir, bu yüzden tüketimine dikkat edilmelidir." dedi.
İftar Sonrası Yürüyüşlerle Sindirimi Destekleyin
Uzun süreli açlığın ardından iftarın aşırı besin tüketimiyle açılmasının sağlık açısından risk taşıdığını ifade eden Kaya, şu tavsiyelerde bulundu:
"Orucu su ve hafif iftariyeliklerle açmak en sağlıklı yöntemdir. Ardından mideyi rahatlatacak bir çorba içilmeli ve ana yemeklerde haşlama, ızgara veya fırında pişirilmiş yemekler tercih edilmelidir. Aşırı yağlı ve baharatlı gıdalardan kaçınılmalı, iftar sonrasında ise kısa süreli yürüyüşler yapılarak sindirim desteklenmelidir. Tatlı olarak ağır şerbetli seçenekler yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları veya komposto gibi hafif tatlılar tercih edilmelidir."
Ramazan ayını sağlıklı bir şekilde geçirmek isteyenlerin, süt ve süt ürünleri, tahıllar, et grubu, sebze ve meyveleri içeren dengeli bir diyet planı uygulamasını öneren Kaya, aksi takdirde kilo alımı ve sindirim sorunlarının kaçınılmaz olabileceğini belirtti. AA